Tehlike büyüyor: Mutasyonlu grip Türkiye’de de görüldü
Tehlike büyüyor: Mutasyonlu grip Türkiye’de de görüldü
Dünya genelinde alarm zillerini çaldıran mutasyona uğramış H3N2 grip virüsü, Türkiye’de de etkisini göstermeye başladı. Yeni varyant Diyarbakır’da görüldü ve vakaların önümüzdeki haftalarda diğer büyükşehirlere de yayılması bekleniyor. Ancak tek tehlike mutasyona uğramış grip virüsü değil! Uzmanlar, sahadan gelen güncel gözlemler ışığında, bu kış sezonunun beklenenden çok daha karmaşık geçebileceğine dair önemli uyarılarda bulundu.
Haber Giriş Tarihi: 16.12.2025 09:39
Haber Güncellenme Tarihi: 16.12.2025 09:42
Kaynak:
Hürriyet
Kış mevsimi henüz kapıyı tam olarak aralamamışken, mutasyona uğramış H3N2 grip virüsü dünya genelinde alarm zillerini çaldırmaya başladı. Normal takvimini hiçe sayan virüs, sezonu haftalar öncesinden açarak birçok ülkede vaka sayılarını kısa sürede iki katına çıkardı ve küresel grip dengelerini altüst etti.
Kökeni Avustralya’ya dayanan ve en az 7 mutasyon geçirdiği doğrulanan yeni H3N2 varyantı, kıtalar arası hızla yayılıyor. İngiltere’den Japonya’ya uzanan geniş bir coğrafyada grip vakaları her hafta katlanarak artarken, uzmanlar bu kışın son 10 yılın en ağır grip sezonlarından biri olabileceği uyarısında bulunuyor.
Bu dalganın Türkiye’yi teğet geçmesinin neredeyse imkânsız olduğu daha önce dile getirilmişti. Nitekim bugün gelinen noktada, Diyarbakır başta olmak üzere Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde vaka artışı net biçimde gözlemleniyor.
‘ÖNÜMÜZDEKİ HAFTALARDA DİĞER BÜYÜKŞEHİRLERE DE YAYILIR’
İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Yavuz Burak Tor’un sahadaki güncel gözlemlerine göre İstanbul, Ankara ve İzmir başta olmak üzere diğer büyükşehirlerde şu an için belirgin ve yaygın bir grip salgını bulunmuyor.
Ancak bu durumun rehavete yol açmaması gerektiğini vurgulayan Dr. Tor, virüsün dünyanın farklı bölgelerinde ve Türkiye’nin bazı şehirlerinde dolaşımda olduğuna dikkat çekerek, “Diyarbakır gibi bazı illerde grip vakalarının daha erken görülmesi, virüsün ülkeye giriş yaptığının bir göstergesi” dedi.
Büyük şehirlerde grip dalgalarının genellikle birkaç haftalık gecikmeyle ortaya çıktığını belirten Tor, “Önümüzdeki haftalarda, özellikle havaların daha da soğuması ve kapalı alanlarda geçirilen sürenin artmasıyla birlikte vaka sayılarında artış bekliyoruz” dedi.
Yeni mutasyonlu gribin belirtilerinde bir değişiklik var mı?
Belirtilerin değişmediğini ve tabloya yeni belirtilerin eklenmediğini söyleyen özel bir hastanenin acil servis sorumlusu Dr. Öğr. Üyesi Süleyman Alpar, şu işaretlere dikkat çekti:
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Furkan Timur ise Diyarbakır’da gözlenen vaka artışının virüsün coğrafi yayılım sürecine girdiğini gösterdiğini belirtti. Yeni varyantın daha hızlı yayıldığını vurgulayan Timur, Avrupa’da erken başlayan mevsimsel grip aktivitesinin Türkiye’de de artış göstermeye başladığını kaydetti.
Henüz küresel bir salgın eşiğine ulaşılmadığını belirten Dr. Furkan Timur, buna karşın virüsün etkilerinin daha uzun sürmesi ve bulaşıcılığının yüksek olmasının, bu kış döneminin Türkiye genelinde daha yorucu geçebileceğine işaret etti.
Cambridge Üniversitesi'nden Prof. Derek Smith’e göre bu kadar hızlı mutasyon “alışılmadık” bir gelişme: “Bu virüs yaz ortasında beklenmedik bir şekilde evrimleşti ve etkisini çok hızlı gösterdi. Sonuçları küresel olacak.”
‘GRİP GEÇİRMİŞ YA DA AŞILANMIŞ KİŞİLER DE HASTALANABİLİYOR’
“Mutant” kelimesinin korkutucu algılandığını ancak bunun esasen virüsün şekil değiştirmiş hâlini ifade ettiğini belirten Dr. Yavuz Burak Tor, bu durumun virüsün bağışıklık sisteminden bir miktar daha kolay kaçmasına yol açtığını söyledi.
Bu değişim nedeniyle daha önce grip geçirmiş ya da aşılanmış kişilerin de hastalanabildiğini ifade eden uzman isim, hastalığının seyrinin kişinin yaşı, ek hastalıklarının bulunup bulunmadığı ve bağışıklık sisteminin durumu gibi faktörlere bağlı olarak değiştiğini ifade etti.
“Bu nedenle özellikle çocuklarda grip sonrası dönemde yakın takip büyük önem taşıyor” uyarısında bulunan Dr. Furkan Timur, “Ateşin yeniden yükselmesi, solunumla ilgili zorlanma, beslenme isteğinde belirgin azalma ya da günlük aktivitelerde bariz bir durgunluk fark edilirse gecikmeden bir sağlık kuruluşuna başvurulması gerekiyor. Bu süreçte erken başvuru, yakın takip ve aşılanma çocuklar açısından her zamankinden daha büyük önem taşıyor” şeklinde konuştu.
H3N2 ile ilgili şöyle yorumlar da var: “Bu virüsle enfekte olan 100 kişi, 140 kişiye daha hastalığı bulaştırıyor.” Bu tam olarak ne demek?
“Bu ifade virüsün yayılma hızını anlatıyor. Normal bir grip sezonunda 100 kişi yaklaşık 120 kişiye hastalık bulaştırabilir” diyen Süleyman Alpar, “Bu yeni H3N2 varyantında bu sayı tahminen 140 kişiye çıkıyor. Aradaki fark küçük gibi görünse de bulaş zinciri hızlanıyor ve vaka sayıları daha çabuk artıyor. Özetle, iki kat daha bulaşıcı değil, ama dalgayı daha hızlı büyüten bir fark var” ifadelerini kullandı.
TEK TEHLİKE MUTASYONA UĞRAYAN GRİP DEĞİL!
“Bu sezonun diğer yıllara kıyasla daha yoğun geçeceğini hissetmemizin temel nedeni yalnızca H3N2 grip virüsü değil” diyen Dr. Furkan Timur, şu önemli bilgilerin altını çizdi:
-- H3N2 dışında RSV ve rinovirüs de aynı dönemde aktif. Kış aylarına girerken tek bir virüs yerine, birden fazla solunum yolu virüsünün eş zamanlı dolaşımda olduğunu görüyoruz. Bu durum, kış aylarında özellikle çocuk poliklinikleri ve acil servislere yapılan başvurularda belirgin bir artışa yol açıyor.
Sadece Diyarbakır özelinde değil, İstanbul başta olmak üzere pek çok ilimizde sahadan gelen veriler ve klinik gözlemler de rinovirüs ve RSV’nin çocuklarda giderek daha sık görüldüğünü ortaya koyuyor. Bu tablo aslında beklenen bir durum; çünkü RSV ve rinovirüs genellikle sonbahar sonu ve kış başında, grip dalgasıyla birlikte ya da hemen sonrasında devreye girer. Önümüzdeki haftalarda, özellikle bebekler ve okul çağındaki çocuklarda, bu virüslerle daha sık karşılaşmamız muhtemel.
‘SAĞLIK SİSTEMİNDEKİ YÜKÜ ARTIRIYOR’
Dr. Yavuz Burak Tor da RSV ve rinovirüsü son haftalarda daha sık görmeye başladıklarına dikkat çekerek, “Özellikle bazı bölgelerde bu virüslerin griple birlikte dolaşması, hastalık sayısının daha fazla hissedilmesine neden oluyor. Aslında bu durum mevsimsel olarak beklenen bir tablo; ancak bu yıl birden fazla virüsün aynı döneme denk gelmesi sağlık sistemindeki yükü artırıyor” ifadelerini kullandı.
Pek çok uzman, bu kışın son yılların en sert grip sezonu olacağı uyarısında bulunuyor. Bunu nasıl yorumlamak gerekiyor?
Bu soruma “Bu yılki sezonun diğer yıllara göre daha kuvvetli geçme ihtimali var” cevabını veren Süleyman Alpar, bu durumun nedenlerine dair şu bilgileri paylaştı:
“Avustralya’da grip mevsimi erken ve yoğun başladı. Avrupa’da da vakalar bu yıl beklenenden çok daha önce yükseldi. Zaten çoğu meslektaşım virüsün yaz aylarında bu kadar hızlı değişmesinin alışılmadık olduğunu söylüyor. Bu bilgiler bir araya gelince, “daha zor bir sezon olabilir” demek bilimsel olarak mantıklı. Ama “kesin felaket olacak” demek doğru değil. Grip sezonu her yıl farklı davranabilir.”
RSV VE RİNOVİRÜS ARASINDAKİ FARKLAR NELER?
Dr. Yavuz Burak Tor, “Rinovirüs genellikle nezle gibi hafif üst solunum yolu enfeksiyonu tablosuna yol açar. Burun akıntısı, hapşırık, boğaz ağrısı ve hafif ateşle seyreder ve çoğu kişide birkaç gün içinde düzelir. RSV ise özellikle bebeklerde, yaşlılarda ve kronik hastalığı olan kişilerde daha dikkat edilmesi gereken bir virüstür” dedi.
İki virüsü çocuklar açısından değerlendiren Dr. Furkan Timur ise RSV ve rinovirüsün her ikisinin de solunum yolu enfeksiyonlarına yol açtığını ancak çocuklarda oluşturdukları klinik tablonun belirgin farklılıklar gösterdiğini belirtti.
Dr. Timur, rinovirüsün en sık görülen soğuk algınlığının başlıca etkeni olduğunu ifade ederek, burun akıntısı, burun tıkanıklığı, hapşırma, boğaz ağrısı ve öksürük gibi üst solunum yolu belirtilerinin ön planda olduğunu söyledi. Ateşin çoğu zaman ya hiç görülmediğini ya da hafif seyrettiğini vurgulayan Timur, hastalığın çoğu çocukta kısa sürede ve kendiliğinden düzeldiğini aktardı.
RSV’nin ise başlangıçta benzer nezle bulgularıyla ortaya çıkabildiğini ancak özellikle küçük çocuklarda alt solunum yollarını tutma eğiliminin daha fazla olduğunu belirten Dr. Furkan Timur, hışıltı, hızlı ve zor nefes alma, nefes alırken çekilmeler ve beslenme isteksizliğinin RSV enfeksiyonlarında daha sık görüldüğünü dile getirdi. Bu nedenle RSV’nin klinik olarak daha yakından izlenmesi gereken bir enfeksiyon olarak değerlendirildiğini sözlerine ekledi.
EN ÇOK HANGİ YAŞ GRUBU TEHLİKEDE?
“En riskli gruplar; 65 yaş üzerindekiler, kalp ve akciğer hastalığı olanlar, diyabeti olanlar, bağışıklığı zayıf kişiler, hamileler ve küçük çocuklar” diyen Dr. Yavuz Burak Tor, “Bu gruplarda grip ve RSV daha ağır seyredebilir. İnfluenza ve RSV sadece basit birer kış enfeksiyonu değildir; özellikle risk gruplarında ciddi hastalıklara, hastane yatışlarına neden olur” ifadelerini kullandı.
Dr. Furkan Timur ise çocuklarla RSV açısından en riskli grubun özellikle 1 yaş altındaki bebekler, daha da önemlisi ilk 6 ay içindeki bebekler olduğunu söyledi. Prematüre doğanlar ile doğuştan kalp hastalığı, kronik akciğer veya böbrek hastalığı olan çocuklarda RSV enfeksiyonunun daha ağır seyredebileceğini, bu nedenle bu gruptaki çocuklarda hastane, hatta bazı durumlarda yoğun bakım takibinin gerekebileceğini belirtti.
Rinovirüsün ise sağlıklı çocukların büyük çoğunluğunda ciddi risk oluşturmadığını ifade eden Dr. Timur, ancak küçük yaş grubunda, özellikle hışıltı ya da astım eğilimi olan çocuklarda solunum sıkıntısını artırabileceğini ve hastane başvurularına yol açabileceğini kaydetti.
GENEL OLARAK NASIL ÖNLEMLER ALMAK GEREKİYOR?
Dr. Furkan Timur, tüm solunum yolu virüslerine karşı ortak önlemlerin büyük önem taşıdığını vurguladı. Dr. Timur, el hijyeni, kapalı ortamların düzenli havalandırılması, öksürük ve hapşırık sırasında ağız ve burnun kapatılması ile hasta çocukların kreş veya okula gönderilmemesinin bulaşın azaltılmasında en etkili yöntemler arasında olduğunu belirtti.
H3N2 başta olmak üzere influenza için en önemli koruyucu önlemin aşı olduğunu ifade eden Dr. Timur, grip aşısının 6. aydan itibaren uygulanabildiğini ve özellikle risk grubundaki çocuklarda ağır hastalık ile hastaneye yatış riskini belirgin şekilde azalttığını söyledi.
RSV açısından son yıllarda önemli gelişmeler yaşandığını aktaran Dr. Timur, gebelikte uygulanan RSV aşıları ve bebeklere yönelik uzun etkili koruyucu antikor uygulamaları sayesinde, özellikle ilk aylardaki bebeklerde ağır RSV enfeksiyonlarının önlenebildiğini belirtti. Prematüre bebekler ve kronik hastalığı olan çocuklar için bu koruyucu yöntemlerin çocuk hekimiyle birlikte değerlendirilmesinin büyük önem taşıdığını vurguladı.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Tehlike büyüyor: Mutasyonlu grip Türkiye’de de görüldü
Dünya genelinde alarm zillerini çaldıran mutasyona uğramış H3N2 grip virüsü, Türkiye’de de etkisini göstermeye başladı. Yeni varyant Diyarbakır’da görüldü ve vakaların önümüzdeki haftalarda diğer büyükşehirlere de yayılması bekleniyor. Ancak tek tehlike mutasyona uğramış grip virüsü değil! Uzmanlar, sahadan gelen güncel gözlemler ışığında, bu kış sezonunun beklenenden çok daha karmaşık geçebileceğine dair önemli uyarılarda bulundu.
Kış mevsimi henüz kapıyı tam olarak aralamamışken, mutasyona uğramış H3N2 grip virüsü dünya genelinde alarm zillerini çaldırmaya başladı. Normal takvimini hiçe sayan virüs, sezonu haftalar öncesinden açarak birçok ülkede vaka sayılarını kısa sürede iki katına çıkardı ve küresel grip dengelerini altüst etti.
Kökeni Avustralya’ya dayanan ve en az 7 mutasyon geçirdiği doğrulanan yeni H3N2 varyantı, kıtalar arası hızla yayılıyor. İngiltere’den Japonya’ya uzanan geniş bir coğrafyada grip vakaları her hafta katlanarak artarken, uzmanlar bu kışın son 10 yılın en ağır grip sezonlarından biri olabileceği uyarısında bulunuyor.
Bu dalganın Türkiye’yi teğet geçmesinin neredeyse imkânsız olduğu daha önce dile getirilmişti. Nitekim bugün gelinen noktada, Diyarbakır başta olmak üzere Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde vaka artışı net biçimde gözlemleniyor.
‘ÖNÜMÜZDEKİ HAFTALARDA DİĞER BÜYÜKŞEHİRLERE DE YAYILIR’
İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Yavuz Burak Tor’un sahadaki güncel gözlemlerine göre İstanbul, Ankara ve İzmir başta olmak üzere diğer büyükşehirlerde şu an için belirgin ve yaygın bir grip salgını bulunmuyor.
Ancak bu durumun rehavete yol açmaması gerektiğini vurgulayan Dr. Tor, virüsün dünyanın farklı bölgelerinde ve Türkiye’nin bazı şehirlerinde dolaşımda olduğuna dikkat çekerek, “Diyarbakır gibi bazı illerde grip vakalarının daha erken görülmesi, virüsün ülkeye giriş yaptığının bir göstergesi” dedi.
Büyük şehirlerde grip dalgalarının genellikle birkaç haftalık gecikmeyle ortaya çıktığını belirten Tor, “Önümüzdeki haftalarda, özellikle havaların daha da soğuması ve kapalı alanlarda geçirilen sürenin artmasıyla birlikte vaka sayılarında artış bekliyoruz” dedi.
Yeni mutasyonlu gribin belirtilerinde bir değişiklik var mı?
Belirtilerin değişmediğini ve tabloya yeni belirtilerin eklenmediğini söyleyen özel bir hastanenin acil servis sorumlusu Dr. Öğr. Üyesi Süleyman Alpar, şu işaretlere dikkat çekti:
"Ateş
Boğaz ağrısı
Baş ağrısı
Kas-eklem ağrıları
Burun akıntısı/tıkanıklığı
Halsizlik
Öksürük"
‘MUTASYONLU GRİP DAHA HIZLI YAYILIYOR’
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Furkan Timur ise Diyarbakır’da gözlenen vaka artışının virüsün coğrafi yayılım sürecine girdiğini gösterdiğini belirtti. Yeni varyantın daha hızlı yayıldığını vurgulayan Timur, Avrupa’da erken başlayan mevsimsel grip aktivitesinin Türkiye’de de artış göstermeye başladığını kaydetti.
Henüz küresel bir salgın eşiğine ulaşılmadığını belirten Dr. Furkan Timur, buna karşın virüsün etkilerinin daha uzun sürmesi ve bulaşıcılığının yüksek olmasının, bu kış döneminin Türkiye genelinde daha yorucu geçebileceğine işaret etti.
Cambridge Üniversitesi'nden Prof. Derek Smith’e göre bu kadar hızlı mutasyon “alışılmadık” bir gelişme: “Bu virüs yaz ortasında beklenmedik bir şekilde evrimleşti ve etkisini çok hızlı gösterdi. Sonuçları küresel olacak.”
‘GRİP GEÇİRMİŞ YA DA AŞILANMIŞ KİŞİLER DE HASTALANABİLİYOR’
“Mutant” kelimesinin korkutucu algılandığını ancak bunun esasen virüsün şekil değiştirmiş hâlini ifade ettiğini belirten Dr. Yavuz Burak Tor, bu durumun virüsün bağışıklık sisteminden bir miktar daha kolay kaçmasına yol açtığını söyledi.
Bu değişim nedeniyle daha önce grip geçirmiş ya da aşılanmış kişilerin de hastalanabildiğini ifade eden uzman isim, hastalığının seyrinin kişinin yaşı, ek hastalıklarının bulunup bulunmadığı ve bağışıklık sisteminin durumu gibi faktörlere bağlı olarak değiştiğini ifade etti.
“Bu nedenle özellikle çocuklarda grip sonrası dönemde yakın takip büyük önem taşıyor” uyarısında bulunan Dr. Furkan Timur, “Ateşin yeniden yükselmesi, solunumla ilgili zorlanma, beslenme isteğinde belirgin azalma ya da günlük aktivitelerde bariz bir durgunluk fark edilirse gecikmeden bir sağlık kuruluşuna başvurulması gerekiyor. Bu süreçte erken başvuru, yakın takip ve aşılanma çocuklar açısından her zamankinden daha büyük önem taşıyor” şeklinde konuştu.
H3N2 ile ilgili şöyle yorumlar da var: “Bu virüsle enfekte olan 100 kişi, 140 kişiye daha hastalığı bulaştırıyor.” Bu tam olarak ne demek?
“Bu ifade virüsün yayılma hızını anlatıyor. Normal bir grip sezonunda 100 kişi yaklaşık 120 kişiye hastalık bulaştırabilir” diyen Süleyman Alpar, “Bu yeni H3N2 varyantında bu sayı tahminen 140 kişiye çıkıyor. Aradaki fark küçük gibi görünse de bulaş zinciri hızlanıyor ve vaka sayıları daha çabuk artıyor. Özetle, iki kat daha bulaşıcı değil, ama dalgayı daha hızlı büyüten bir fark var” ifadelerini kullandı.
TEK TEHLİKE MUTASYONA UĞRAYAN GRİP DEĞİL!
“Bu sezonun diğer yıllara kıyasla daha yoğun geçeceğini hissetmemizin temel nedeni yalnızca H3N2 grip virüsü değil” diyen Dr. Furkan Timur, şu önemli bilgilerin altını çizdi:
-- H3N2 dışında RSV ve rinovirüs de aynı dönemde aktif. Kış aylarına girerken tek bir virüs yerine, birden fazla solunum yolu virüsünün eş zamanlı dolaşımda olduğunu görüyoruz. Bu durum, kış aylarında özellikle çocuk poliklinikleri ve acil servislere yapılan başvurularda belirgin bir artışa yol açıyor.
Sadece Diyarbakır özelinde değil, İstanbul başta olmak üzere pek çok ilimizde sahadan gelen veriler ve klinik gözlemler de rinovirüs ve RSV’nin çocuklarda giderek daha sık görüldüğünü ortaya koyuyor. Bu tablo aslında beklenen bir durum; çünkü RSV ve rinovirüs genellikle sonbahar sonu ve kış başında, grip dalgasıyla birlikte ya da hemen sonrasında devreye girer. Önümüzdeki haftalarda, özellikle bebekler ve okul çağındaki çocuklarda, bu virüslerle daha sık karşılaşmamız muhtemel.
‘SAĞLIK SİSTEMİNDEKİ YÜKÜ ARTIRIYOR’
Dr. Yavuz Burak Tor da RSV ve rinovirüsü son haftalarda daha sık görmeye başladıklarına dikkat çekerek, “Özellikle bazı bölgelerde bu virüslerin griple birlikte dolaşması, hastalık sayısının daha fazla hissedilmesine neden oluyor. Aslında bu durum mevsimsel olarak beklenen bir tablo; ancak bu yıl birden fazla virüsün aynı döneme denk gelmesi sağlık sistemindeki yükü artırıyor” ifadelerini kullandı.
Pek çok uzman, bu kışın son yılların en sert grip sezonu olacağı uyarısında bulunuyor. Bunu nasıl yorumlamak gerekiyor?
Bu soruma “Bu yılki sezonun diğer yıllara göre daha kuvvetli geçme ihtimali var” cevabını veren Süleyman Alpar, bu durumun nedenlerine dair şu bilgileri paylaştı:
“Avustralya’da grip mevsimi erken ve yoğun başladı. Avrupa’da da vakalar bu yıl beklenenden çok daha önce yükseldi. Zaten çoğu meslektaşım virüsün yaz aylarında bu kadar hızlı değişmesinin alışılmadık olduğunu söylüyor. Bu bilgiler bir araya gelince, “daha zor bir sezon olabilir” demek bilimsel olarak mantıklı. Ama “kesin felaket olacak” demek doğru değil. Grip sezonu her yıl farklı davranabilir.”
RSV VE RİNOVİRÜS ARASINDAKİ FARKLAR NELER?
Dr. Yavuz Burak Tor, “Rinovirüs genellikle nezle gibi hafif üst solunum yolu enfeksiyonu tablosuna yol açar. Burun akıntısı, hapşırık, boğaz ağrısı ve hafif ateşle seyreder ve çoğu kişide birkaç gün içinde düzelir. RSV ise özellikle bebeklerde, yaşlılarda ve kronik hastalığı olan kişilerde daha dikkat edilmesi gereken bir virüstür” dedi.
İki virüsü çocuklar açısından değerlendiren Dr. Furkan Timur ise RSV ve rinovirüsün her ikisinin de solunum yolu enfeksiyonlarına yol açtığını ancak çocuklarda oluşturdukları klinik tablonun belirgin farklılıklar gösterdiğini belirtti.
Dr. Timur, rinovirüsün en sık görülen soğuk algınlığının başlıca etkeni olduğunu ifade ederek, burun akıntısı, burun tıkanıklığı, hapşırma, boğaz ağrısı ve öksürük gibi üst solunum yolu belirtilerinin ön planda olduğunu söyledi. Ateşin çoğu zaman ya hiç görülmediğini ya da hafif seyrettiğini vurgulayan Timur, hastalığın çoğu çocukta kısa sürede ve kendiliğinden düzeldiğini aktardı.
RSV’nin ise başlangıçta benzer nezle bulgularıyla ortaya çıkabildiğini ancak özellikle küçük çocuklarda alt solunum yollarını tutma eğiliminin daha fazla olduğunu belirten Dr. Furkan Timur, hışıltı, hızlı ve zor nefes alma, nefes alırken çekilmeler ve beslenme isteksizliğinin RSV enfeksiyonlarında daha sık görüldüğünü dile getirdi. Bu nedenle RSV’nin klinik olarak daha yakından izlenmesi gereken bir enfeksiyon olarak değerlendirildiğini sözlerine ekledi.
EN ÇOK HANGİ YAŞ GRUBU TEHLİKEDE?
“En riskli gruplar; 65 yaş üzerindekiler, kalp ve akciğer hastalığı olanlar, diyabeti olanlar, bağışıklığı zayıf kişiler, hamileler ve küçük çocuklar” diyen Dr. Yavuz Burak Tor, “Bu gruplarda grip ve RSV daha ağır seyredebilir. İnfluenza ve RSV sadece basit birer kış enfeksiyonu değildir; özellikle risk gruplarında ciddi hastalıklara, hastane yatışlarına neden olur” ifadelerini kullandı.
Dr. Furkan Timur ise çocuklarla RSV açısından en riskli grubun özellikle 1 yaş altındaki bebekler, daha da önemlisi ilk 6 ay içindeki bebekler olduğunu söyledi. Prematüre doğanlar ile doğuştan kalp hastalığı, kronik akciğer veya böbrek hastalığı olan çocuklarda RSV enfeksiyonunun daha ağır seyredebileceğini, bu nedenle bu gruptaki çocuklarda hastane, hatta bazı durumlarda yoğun bakım takibinin gerekebileceğini belirtti.
Rinovirüsün ise sağlıklı çocukların büyük çoğunluğunda ciddi risk oluşturmadığını ifade eden Dr. Timur, ancak küçük yaş grubunda, özellikle hışıltı ya da astım eğilimi olan çocuklarda solunum sıkıntısını artırabileceğini ve hastane başvurularına yol açabileceğini kaydetti.
GENEL OLARAK NASIL ÖNLEMLER ALMAK GEREKİYOR?
Dr. Furkan Timur, tüm solunum yolu virüslerine karşı ortak önlemlerin büyük önem taşıdığını vurguladı. Dr. Timur, el hijyeni, kapalı ortamların düzenli havalandırılması, öksürük ve hapşırık sırasında ağız ve burnun kapatılması ile hasta çocukların kreş veya okula gönderilmemesinin bulaşın azaltılmasında en etkili yöntemler arasında olduğunu belirtti.
H3N2 başta olmak üzere influenza için en önemli koruyucu önlemin aşı olduğunu ifade eden Dr. Timur, grip aşısının 6. aydan itibaren uygulanabildiğini ve özellikle risk grubundaki çocuklarda ağır hastalık ile hastaneye yatış riskini belirgin şekilde azalttığını söyledi.
RSV açısından son yıllarda önemli gelişmeler yaşandığını aktaran Dr. Timur, gebelikte uygulanan RSV aşıları ve bebeklere yönelik uzun etkili koruyucu antikor uygulamaları sayesinde, özellikle ilk aylardaki bebeklerde ağır RSV enfeksiyonlarının önlenebildiğini belirtti. Prematüre bebekler ve kronik hastalığı olan çocuklar için bu koruyucu yöntemlerin çocuk hekimiyle birlikte değerlendirilmesinin büyük önem taşıdığını vurguladı.
Kaynak: Hürriyet
En Çok Okunan Haberler